Comparative Degree (Sıfatlarda Üstünlük Derecesi)

Comparative Degree (Sıfatlarda Üstünlük Derecesi)

İki insan veya iki nesne arasında kıyaslama yapılırken - hangisinin daha farklı olduğunu vurgularken -, sıfatlarda üstünlük derecesi (comparative degree) kullanılır. Babam, benden daha yaşlıdır. Uçak, trenden daha güvenlidir. İngilizce, Fransızca'dan daha kolaydır. Ben, erkek kardeşimden daha hızlı koşarım. Annem, teyzemden daha lezzetli yemek pişirir. Örnek cümlelerde de görülebileceği gibi bu yapıya 'daha üstünlük derecesi' de denir. Önce örnekleri inceleyiniz.

Ali is younger than Ahmet.	(Ali, Ahmet’den daha gençtir.)
A mouse is smaller than a cat.	(Fare, kediden daha küçüktür.)
E-mails are faster than letters.	(Elektronik postalar, mektuplardan daha hızlıdır.)
Mobile phones are more expensive than home phones.	(Cep telefonları ev telefonları daha pahalıdır.)
Short messages are cheaper than phone calls.	(Kısa mesajlar, telefon konuşmalarından daha ucuzdur.)
Your mother is older than you.	(Annen senden daha yaşlıdır.)
Talking on the phone is more exciting than writing a letter.	(Telefonda konuşma, mektup yazmaktan daha heyecanlıdır.)
A DVD has got larger memory than a VCD.	(Bir DVD’de bir VCD’den daha çok hafıza vardır.)
Computers are quicker than humans.	(Bilgisayarlar, insanlardan daha hızlıdır.)
An armchair is more comfortable than a chair.	(Koltuk, sandalyeden daha rahattır.)
Sharks are more dangerous than dolphins.	(Köpekbalıkları, yunuslardan daha tehlikelidir.)
My marks are better than your marks.	(Benim notlarım, senin notlarından daha iyidir.)
Ferrari is more expensive than BMW.	(Ferrari, BMW'den daha pahalıdır.)
Bears are heavier than deers.	(Ayılar, geyiklerden daha ağırdır.)
I can play the guitar better than the flute.	(Ben, gitarı flütten daha iyi çalabilirim.)
Seas are deeper than lakes.	(Denizler, göllerden daha derindir.)
Your brother is fatter than you.	(Erkek kardeşin, senden daha şişmandır.)
My sister is more careful than me.	(Kızkardeşim, benden daha dikkatlidir.)
Swimming is easier than diving.	(Yüzme, dalmadan daha kolaydır.)
Marmara sea is dirtier than Aegean sea.	(Marmara denizi, Eğe denizinden daha kirlidir.)
A turtle is slower than a rabbit.	(Kaplumbağa, tavşandan daha yavaştır.)
I can learn English easier than my brother.	(Ben, erkek kardeşimden daha kolay İngilizce öğrenebilirim.)
Burak plays football better than me.	(Burak, benden daha iyi futbol oynar.)
Hakan is stronger than Hilal.	(Hakan, Hilal'den daha kuvvetlidir.)
Mount Ağrı is not higher than Mount Everest.	(Ağrı dağı, Everest dağından daha yüksek değil.)
Computers are quicker than humans.	(Bilgisayarlar, insanlardan daha hızlıdır.)

İki nesne ya da insanı kıyaslarken kullandığımız kısa sıfatın sonuna – r, - er, veya
– ier eklerinden birisi getirilerek üstünlük derecesi alırlar. Önce sonuna – r alan sıfatlardan bazılarını tanıyalım.

nice (güzel)	nicer (daha güzel)	wide (geniş)	wider (daha geniş)
safe (güvenli)	safer (daha güvenli)	large (geniş)	larger (daha geniş)

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

A rose is nicer than a carnation.	(Gül, karanfilden daha güzeldir.)
A village is safer than a city.	(Köy, şehirden daha güvenlidir.)
My room is wider than your room.	(Benim odam, senin odandan daha geniştir.)
Ankara is larger than Karaman.	(Ankara, Karaman'dan daha geniştir.)

Sonuna – er eki alan bazı kısa sıfatlar:

young (genç)	younger (daha genç)	new (yeni)	newer (daha yeni)
tall (uzun)	taller (daha uzun)	cold (soğuk)	colder (daha soğuk)

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

You are younger than your English teacher.	(Sen, İngilizce öğretmeninden daha gençsin.)
Your brother is taller than you.	(Erkek kardeşin, senden daha uzundur.)
My jacket is newer than your jacket.	(Benim ceketim, senin ceketinden daha yenidir.)
Marmara Region is colder than Mediterranean Region.	(Marmara bölgesi, Akdeniz bölgesinden daha soğuktur.)
My new car is faster than my old car.	(Yeni otomobilim, eski otomobilimden daha hızlıdır.)
A dog is smaller than a horse.	(Köpek, attan daha küçüktür.)
The Nile is longer than the Amazon.	(Nil, Amazon'dan daha uzundur.)
Seas are deeper than lakes.	(Denizler, göllerden daha derindir.)
Mount Ağrı is not higher than Mount Everest.	(Ağrı dağı, Everest dağı kadar yüksek değildir.)
A village is quieter than a city.	(Köy, şehirden daha sessizdir.)

Bazı kısa sıfatlara – er eki getirilirken, son harfleri bir daha yazılır: Hot (sıcak), hotter (daha sıcak); fat (şişman), fatter (daha şişman) gibi … Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

Antalya is hotter than Ankara in summer.	(Yaz mevsiminde, Antalya, Ankara'dan daha sıcaktır.)
Your grandpa is fatter than your father.	(Büyük baban, babandan daha şişmandır.)
China is bigger than England.	(Çin, İngiltere'den daha büyüktür.)
Rose is thinner than you.	(Rose, senden daha incedir.)
Antalya is wetter than Rize.	(Antalya, Rize'den daha nemlidir.)

Son harfi – y, ondan önceki harf de sessiz ise, kısa sıfat sonuna – ier eki alırken – y harfi kaldırılır:

funny (komik)	funnier (daha komik)	lucky (şanslı)	luckier (daha şanslı)
easy (kolay)	easier (daha kolay)	heavy (ağır)	heavier (daha ağır)

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

Rose is funnier than you.	(Rose, senden daha komiktir.)
English is easier than History.	(İngilizce (dersi), tarih (dersi)den daha kolaydır.)
Your sister is luckier than you.	(Kız kardeşin, senden daha şanslıdır.)
An elephant is heavier than a lion.	(Fil, aslandan daha ağırdır.)
Marmara sea is dirtier than Aegean sea.	(Marmara denizi, Ege denizinden daha kirlidir.)
A school is noisier than a library.	(Okul, kütüphaneden daha gürültülüdür.)
Suna is tidier than Aslı.	(Suna, Aslı'dan daha düzenlidir.)

Kuralsız sıfatlar da vardır:

good (iyi)	better (daha iyi)	bad (kötü)	worse (daha kötü)
far (uzak)	farther (daha uzak)	little (az)	less (daha az)

Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

My marks are better than your marks.	(Benim notlarım, senin notlarından daha iyidir.)
Erzurum is farther than İstanbul.	(Erzurum, İstanbul'dan daha uzaktır.)
My German is worse than my English.	(Almancam, İngilizcemden daha kötüdür.)
Two is less than ten.	(İki, ondan daha azdır.)

Kısa sıfatların kullanıldığı cümlelerde söz dizini şöyledir:
Subject  +  to be  +  adjective +  - r ,- er, - ier  +  than  +  object.
(Subject (özne); to be (am, is, are …); adjective (sıfat); , -r, - er, - ier (takılardan birisi kullanılır); than (den); object (nesne), demektir.)

Uzun (çok heceli) sıfatlar önlerine more (daha) getirilerek üstünlük derecesi alırlar.

delicious  (lezzetli)	more delicious  (daha lezzetli)	comfortable  (rahat)	more comfortable  (daha rahat)
expensive  (pahalı)	more expensive  (daha pahalı)	beautiful  (güzel)	more beautiful (daha güzel)

Örnek cümleleri inceleyiniz.

Soup is more delicious than rice.	(Çorba, pirinç pilavından daha lezzetlidir.)
The city is more crowded than the country.	(Şehir, köyden daha kalabalıktır.)
An armchair is more comfortable than a chair.	(Koltuk, sandalyeden daha rahattır.)
Adana is more humid then Konya.	(Adana, Konya'dan daha nemlidir.)
A jacket is more expensive than a shirt.	(Ceket, gömlekten daha pahalıdır.)
This book is more interesting that that book.	(Bu kitap, o kitaptan daha ilginçtir.)
Canan is more beautiful than Melek.	(Canan, Melek’ten daha güzeldir.)
French is more difficult than English.	(Fransızca, İngilizce'den daha zordur.)
A motorbike is more dangerous than a bike.	(Motorsiklet, bisikletten daha tehlikelidir.)
Pears are more delicious than strawberries.	(Armutlar, çileklerden daha lezzetlidir.)
Football is more popular than basketball.	(Futbol, basketboldan daha popülerdir.)
An LCD tv is more expensive than a computer,	(LCD televizyon, bilgisayardan daha pahalıdır.)
White meat is more healthier than red meat.	(Beyaz et, kırmızı etten daha sağlıklıdır.)
Miami is more modern than Rome.	(Miami, Roma'dan daha moderndir.)

(Bu metnin her türlü yayın hakkı A. Hikmet İnce’ye aittir. Hiçbir şekilde alıntı yapılamaz ve başka bir yayında kullanılamaz. Aksi davranışta bulunanlar hakkında, hukuk büromuz her türlü yasal işlemi uygulayacaktır. Üçüncü kişilere duyurulur ...)