Frequency Expressions / Adverbs (Sıklık (Süreklilik) Terimleri / Zarfları) (The Simple Present Tense) ...
Frequency Expressions / Adverbs (Sıklık (Süreklilik) Terimleri / Zarfları) ...
Zarf, fiilin durumunu belirtir. Frequency Expressions / Adverbs (Sıklık Terimleri / Zarfları) ise, eylemin hangi sıklıkta yapıldığını bildirir. Ben, daima kahvaltımı evde yaparım. Babam bazen balık tutmaya gider. Erkek kardeşim genellikle televizyonda futbol maçı izler. Biz, asla sigara ve içki içmeyiz, gibi örnek cümlelerdeki daima, bazen, genellikle, asla kelimeleri birer sıklık (süreklilik) zarfıdır. (Bu bölümde, the simple present tense (basit geniş zaman) kullanılan frequency adverbs (sıklık (süreklilik) zarfları)nı öğreneceğiz. Örnekleri inceleyiniz.
Never (asla); cümle içinde main verb (asıl fiil)den önce kullanılır. Olumlu yapıda, olumsuzluk ifade eder.
I never do harmful things for people. (Ben, asla insanlar için zararlı şeyler yapmam.) |
He never eats his meals late. (O, yemeklerini asla geç yemez.) |
Sally never spends all her money. (Sally, parasının tamamını asla harcamaz.) |
My sister never does the housework. (Kız kardeşim, asla ev işi yapmaz.) |
I sometimes watch movies on DVD. (Ben, bazen DVD'de film(ler) izlerim.) |
Your cousin sometimes goes abroad for his holiday. (Kuzenin, bazen tatil için yurd dışına gider.) |
My sister sometimes takes the trash out. (Kız kardeşim, bazen çöpü dışarıya çıkarır.) |
They sometimes take their dog for a walk to the park. (Onlar, bazen köpeklerini parka yürüyüş için götürür.) |
You often chat on the Net. (Sen, internette sık sık sohbet edersin.) |
She often flies from one city to another. (O, sık sık bir şehirden diğerine uçar.) |
They don't often drink fizzy drinks. (Onlar, sık sık gazlı içecekleri içmez.) |
He often works late at nights. (O, sık sık gece geç saatlere kadar çalışır.) |
I usually relax and I go jogging at weekends. (Ben, genellikle hafta sonlarında dinlenir ve koşuya giderim.) |
She usually listens to music at her room. (O, genellikle odasında müzik dinler.) |
They usually go to the airport two hours before the flight. (Onlar, genellikle uçuştan iki saat önce hava alanına gider.) |
My brother usually trains after school. (Erkek kardeşim, genellikle okuldan sonra antreman yapar.) |
They always do their homework on time. (Onlar, ödevlerini daima zamanında yapar.) |
I always go to my doctor for a check-up twice a year. (Ben, daima yılda iki defa doktoruma kontrol için giderim.) |
She always waits in a queue to get on a bus. (O, otobüse binmek için daima kuyrukta bekler.) |
He always likes to eat popcorn at the cinema. (O, sinemada patlamış mısır yemeyi daima sever.) |
You have a shower every day. (Sen, her gün duş alırsın.) |
I don't walk the dog every day. (Ben, her gün köpeği gezdirmem.) |
They take the bus to school every day. (Onlar, her gün okul için otobüse biner.) |
My sister always goes running every day. (Kız kardeşim, her gün daima koşmaya gider.) |
You have a cup of tea with your friends every week. (Sen, her hafta arkadaşlarınla bir bardak çay içersin.) |
My mother asks my father to do the shopping every week. (Annem, her hafta babama alış veriş yapmasını rica eder.) |
Karen doesn't play computer games every week. (Karen, her hafta bilgisayar oyunları oynamaz.) |
I visit my grandparents every week. (Ben, her hafta büyük annemi ve büyük babamı ziyaret ederim.) |
I don't like watching cartoons on TV every morning. (Ben, her sabah televizyonda çizgi film seyretmeyi sevmem.) |
I have a big breakfast with my family every morning. (Ben, her sabah ailemle büyük bir kahvaltı yaparım.) |
Jack and Joe go to a French course every afternoon. (Jack ve Joe, her öğleden sonra bir Fransızca kursuna gider.) |
She likes playing usual sports such as tennis and volleyball every afternoon. (O, her öğleden sonra tenis ve voleybol gibi alışılmış sporları oynamayı sever.) |
They give a pop concert every month. (Onlar, her ay bir pop konseri verir.) |
You love cooking Turkish meals every month. (Sen, her ay Türk yemekleri pişirmeyi seversin.) |
I spend my free time with my friends every Saturday. (Ben, her cumartesi arkadaşlarımla boş vaktimi geçiririm.) |
We always visit our grandparent every weekend. (Biz, daima her hafta sonu büyük annemizi ve büyük babamızı ziyaret ederiz.) |
They never spend most of their time on the Internet every weekend. (Onlar, her hafta sonu zamanlarının çoğunu asla internette harcamaz.) |
You go camping every summer. (Sen, her yaz kamp yapmaya gidersin.) |
I do sports with Alex twice a week. (Ben, haftada iki defa Alex ile spor yaparım.) |
Our teacher gives us a lot of homework three times a week. (Öğretmenimiz, bize haftada üç defa pek çok ödev verir.) |
My mother always invites his friends once a month. (Babam, daima ayda bir defa arkadaşlarını davet eder.) |
Mr Yellow goes on a holiday once a year. (Bay Sarı, yılda bir defa tatile gider.) |
I always brush my teeth three times a day. (Ben, daima günde üç defa dişlerimi fırçalarım.) |
My father has a haircut twice a month. (Babam, ayda iki defa saç tıraşı olur.) |
You always practise English four or six hours a day. (Sen, daima bir günde dört veya altı saat İngilizce pratik yaparsın.) |
Your mother doesn't do the shopping twice a week. (Annem, haftada iki defa alış veriş yapmaz.) |
We usually work seven days a week. (Biz, genellikle bir haftada yedi gün çalışırız.) |
Yorumlarınız
Harika
süper
selam galatasaraylı herkeze
güzelll.
süper iyi anlatılmış konu begendiim yani. artık hep bu sitede takılırım herhalde.tavsiye edrım arkadaslar.
iyi beğendimn
süper
Konu anlatımı
İngilizce konu anlatımı Türkçe anlamlarıyla birlikte, örnek cümleler ile anlatılmaktadır.